ANASAYFA

BİR SANAT FEDAİSİ: AFİFE JALE

İlk Müslüman kadın tiyatro oyuncusu sayılan Afife Jale, 1902 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Kız Sanayi Mektebinde okuyordu. Ancak aklı tiyatrodaydı. O yıllarda, Müslüman kadınların sahneye çıkmaları yasaktı. 16 yaşında öğrenci iken, 10 Kasım 1918 tarihinde yapılan sınava diğer Müslüman kızlar gibi o da katıldı. Bu sınav sonucunda “Darülbedayi”ye kabul edilen Müslüman kızların adları sıralanır: Afife, Behire, Memduha, Beyza, Refika. Bu Müslüman kızlardan bazıları işi bıraktı, bazıları da sahneye çıkarılmadı. Refika da suflör olarak çalışmaya başladı. Bir tek Afife, stajyer artistliğe atandı. 500 kuruş maaş alacaktı. Ancak oyunda rol almasına iyi gözle bakılmıyordu. Erkekler onu horluyordu. Bazıları ise onu tartaklıyordu. Afife bir yıl boyunca bütün provalara devam etti. Ancak sahneye çıkamadı.

Babası Hidayet Bey, Afife’yi bu tiyatrodan vazgeçirmek için çok çalıştı. Başarılı olamadı. Bu kez sertleşti. O da sanatı için babasının evini terk etti. 1920 yılında Darülbedayi, Hüseyin Suat'ın "Yamalar" adlı oyununu Kadıköy'deki “Apollon Tiyatrosu”nda sahneliyordu. Bu oyunda “Emel” adlı kızı oynayan Eliza Benemenciyan yurt dışına gittiği için, onu rolünü oynayacak bir kadın sanatçı aranıyordu. Bu rol için seçilen Afife, "Jale" takma ismiyle Kadıköy'de “Apollon Tiyatrosu”nda 22 Nisan gecesi sahneye çıktı. İhbar ile o gece tiyatroya gelen zaptiyeler, tiyatro yöneticilerini uyardı. Afife Jale, bir hafta sonra "Tatlı Sır" oyunu ile yine sahneye çıktı. Zaptiye, kendisini tutuklamak istedi. Kınar Hanım, Afife Jale’yi arka bahçeye kaçırdı ve zaptiyelerin elinden zor kurtardı. Üçüncü oynadığı piyesi olan "Odalık" sahnelenirken, Zaptiye tiyatroyu bastı. Arkadaşları, onu makine dairesinden kaçırdı. Bir süre tiyatro sahibinin evinde saklandı. Ancak daha sonra sokakta Zaptiye tarafından yakalandı. Karakola götürüldü. "Dinini, milliyetini unutan sen misin?" diye hırpalandı. 1921'de İçişleri Bakanlığı’nın yazılı emri, 27 Şubat günü 204 sayılı bildiriyi Darülbedayi Yönetim Kuruluna gönderdi. Emirde, Müslüman kadınların sahneye çıkamayacakları yazıyordu. Darülbedayi kadrosundan çıkarıldı. Kimsesiz ve parasız kaldı.

Tiyatrosuz kalması, zayıf olan ruh sağlığını alt üst etti. Çareyi hap ve uyuşturucuda bulmaya başlamıştı. Sonradan âşık olduğu doktorun yaptığı iğneler, onda uyuşturucu alışkanlığını başlattı. Birkaç yıl sonra “Burhanettin Tepsi Kumpanyası” ile Anadolu'da turneye çıktı. “Yeni tiyatro topluluğu ile Kadıköy'de oynadı. Daha sonra Fikret Şadi'nin “Milli Sahne”si ile çeşitli şehirlerde temsiller verdi. Bu dönemdeki baskılara rağmen ve reaksiyonerlerin tepkilerine karşı durdu. “Yeni Tiyatro”, “Milli Sahne” ve “Türk Tiyatrosu” gibi özel topluluklarla birlikte çalıştı. Onu izleyen diğer Müslüman kadınlar da oldu. Her türlü baskıya rağmen, “Burhanettin Topluluğunda” Seniye; “Yeni Sahne”de Şaziye (Moral), Münir (Neyire Neyyir), Bedia (Muvahhit); “Milli Sahne”de Huriye ve Hikmet, Ruhat gibi Müslüman kadın sanatçılar Afife'yi izlediler.

1923'ten sonra Müslüman kadınları sahneye çıkmaya başlamıştı. Gün geçtikçe bozulan sağlığı ve uyuşturucu alışkanlığı sebebi ile tiyatrodan el çekti. Bu da onu tamamen çileden çıkardı. 1928’de Kuşdili çayırında Hafız Burhan'ın konserine gitti. Hafız Burhan’a tamburu ile eşlik eden Selahattin Pınar ile tanıştı. 1929’da ise evlendiler. Selahattin Pınar "Nereden Sevdim O Zalim Kadını" adlı şarkıyı onun için besteledi. Ancak karısının morfin bağımlılığı ile baş edemedi. Tiyatrodan uzak kalmak ve sahneye çıkamamak Afife'yi delirtiyordu. Tek kurtuluşu morfinde buluyordu. Selahattin Pınar ve Afife Jale 1935’te ayrıldılar. Bundan sonra Afife Jale, sefalet içinde yaşamaya başladı. Darülbedayide çalışan arkadaşlarının yardımı ile Bakırköy Akıl Hastanesine yatırıldı. 24 Temmuz 1941 günü mutsuz, kimsesiz, fakir bir halde Balıklı Rum Hastanesinde öldü. Ölümü gazetelere haber olamadı. Mezar yeri, mektupları ve fotoğrafları kaybolmuştur.



                                                                                                                                                              LAZURİ