ANASAYFA

BİR FİLM: ÖLÜ ORDUNUN GENERALİ

Arnavutluk, İkinci Dünya Savaşı sırasında Miğfer Devletleri tarafından işgal edilen ilk ülkelerden biridir. İtalyan diktatör Benito Mussolini’nin gözü Adriyatik denizinin öteki yakasındaki Arnavutluk’taydı. Bütün dünya, Hitler Almanya’sının Çekoslovakya ve Polonya’ya karşı askeri hareketlerine odaklanmışken, Hitlerin müttefiki Benito Mussolini Arnavutluk’u işgal etti. Ciddi bazı direnişlere ve özellikle de Durres’deki direnişe rağmen, Duçe’nin askerleri Arnavutluk’u 7 Nisan 1939 tarihinde işgal etti ve ülkenin kontrolünü ele aldı. 12 Nisan 1939 tarihinde oluşan kukla hükümet de İtalya ile birleşmeyi onayladı. Şevket Verlaci yönetiminde kurulan kukla hükümet eliyle Arnavutluk’un askeri ve diplomatik kurumları da ortadan kaldırıldı. 1940 yılının Ekiminde, İtalyan diktatörü Benito Mussolini, Arnavutluk üssünü Yunanistan’a saldırmak için kullandı. İkinci Dünya Savaşı sırasında, yurtsever ve komünist bütün partizanlar ülkelerini kurtarmak için ele ele önce Duçe Benito Mussoli’nin ve sonra da Führer Adolf Hitler’in işgalci askerlerine karşı savaştılar. Kahramanca direnen Arnavut halkı özgürlüğüne kavuştu. 1944 Ekiminde Hitler’in orduları ülkeden kovuldu. Arnavutluk kurtuldu. Arnavutluk, Sovyet asker birliklerinin desteği olmadan bunu yapabilen tek “Doğu Avrupa” ülkesidir. Enver Hoca, ülkenin lideri oldu.

“Ölü Ordunun Generali” adlı roman; Arnavut halkının, İkinci Dünya Savaşı sırasında işgalcilere karşı verdiği onurlu mücadeleyi anlatıyor. Ünlü Arnavut yazarı İsmail Kadare’nin ilk romanı olan “Ölü Ordunun Generali”, 1963 yılında yayınlandı. “Ölü Ordunun Generali” adlı bu romanın yayınlanması ile yazarı İsmail Kadare ünlenmekle kalmadı; Arnavut halkı, mücadelesi, yurt sevgisi, fedakârlıkları ve kahramanlıkları da öğrenildi tüm dünya tarafından. İkinci Dünya Savaşı sırasında Faşist diktatör Duçe Benito Mussoli’nin keyfi ve onun temsil ettiği güçlerin çıkarları için Arnavutluk’ta, savaş sırasında direnişçi partizanlar tarafından öldürülen üç bin kadar İtalyan askerinin kemiklerinin İtalya’ya gönderilmesi için yapılan çalışmaların öyküsünü anlatır roman. 1983 yılında, filmi de çekilen “Ölü Ordunun Generali” romanı gibi çok sevilmiştir.

Savaş sırasında oğullarını, erkek kardeşlerini orduya gururla gönderen İtalyan vatandaşları küskündür. Savaş biteli 20 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen, Arnavutluk’a gönderilen ve bunca zamandan beri kendilerinden ve durumlarından sağlıklı bir haber alınamayan askerler için, aileleri İtalyan Savunma Bakanlığına dilekçeler yazarlar. Kimisi ölü, kimisi kayıp denilen bu askerlerin akrabaları gerçeği öğrenmek isterler. Kardeşlerinin, öldülerse mezarları nerededir? Mezarları belliyse, cenazelerin İtalya’ya getirilmesini isterler. Zamanın İtalyan Hükümeti, konuyu iç politika malzemesi olarak kullanmak ister. Savunma Bakanına görev verir. Savunma Bakanlığı da, General Ariosto’ya görev verir. General Aristo bir generaldir. Ancak ordusu olmayan bir general! Daha doğrusu ölü bir ordunun generalidir.

General Aristo, Arnavutluk’a gidecek; önce yapacağı bir çalışma ile İtalyan askerlerinin gömüldüğü yerleri tespit edecektir. Bu o kadar kolay bir iş değildir. Belirli bazı yerler olsa da çoğunluklar askerlerin gömülü olduğu yerler belli değildir. Askerlerin kemikleri bulunsa bile, kimliklerinin tespitinde bazı zorluklar olacaktır. Bütün bunların üstesinden gelmek için, hem İtalya’da ve hem de Arnavutluk’ta çeşitli ekipler kurulur. Bunlar hem İtalya ve hem de Arnavutluk’ta çalışacak ve gömü yerleri ve kimlik tespitinde yardımcı olacaktır.

General Ariosto ve yanına kattığı bir Katolik Rahip ile birlikte uçakla Arnavutluk’a giderler. İlginç bir trajedi: Bir zamanlar generaller ve rahipler genç insanları ölüme götürmüştü. Şimdi ise yine onlar ölülerini bu kez ülkelerine getirecekti. Filmde, Arnavutların ne kadar inatçı olduklarını görüyoruz. Ancak inatçı oldukları kadar ne kadar asil olduklarını da. Değirmenci Arnavut ve asker kaçağı İtalyan askeri arasındaki baba-oğul ilişkisi. Kızına tecavüz eden İtalyan subayını kendi elleriyle öldüren ve evinin eşiğinin altına gömen ve oradan her geçtiği zaman intikamını alan anne ve diğerlerinin hikâyeleri.

Yönetmen: Luciano Tovoli; Prodüktör: Michel Piccoli ve Ludivine Clerc; Şirket: Films 66, UGC DA International, Top1, Films A2, Antea Cinematografica, RAI-TV Channel 1; Senaryo: Jean-Claude Carrière, Luciano Tovoli, Michel Piccoli ve İsmail Kadare (roman); Sanat Direktörü: Alessandro Bell'Orco; Kamera: Luciano Tovoli ve Peppino Pinelli; Müzik: Gustav Mahler; Sound: Guillaume Sciama; Makyaj: Peppino Banchelli; Kostüm: Karl Lagerfeld; İlk gösterim tarihi: 19 Ekim 1983 (Fransa); Ülkesi: Fransa/ İtalya; Dili: İtalyanca; Süresi: 105 dakika; Oyuncular: Marcello Mastroianni, Michel Piccoli, Anouk Aimee, Gerard Klein, Sergio Castellitto, Daniele Dublino, Carmine De Padova, Roberto Miccoli, Cosimo Calabrese, Salvatore Buccolieri, Vincenza D'Angela.



                                                                                                                                                              LAZURİ